Fetihle birlikte camiye dönüştürülen ve 481 yıl cami olarak hizmet veren Ayasofya, 1930’lu yıllarda restorasyon çalışmalarının başlamasıyla halka kapatılmıştır. Ardından, 24 Kasım 1934 tarihli bir Bakanlar Kurulu kararıyla müzeye dönüştürülmüştür. Danıştay, 10 Temmuz 2020 tarihinde söz konusu Bakanlar Kurulu kararını iptal etmiştir. Hemen ardından Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan imzası ile yayımlanan 2729 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Ayasofya yeniden ibadete açılmıştır.
Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi 1486 yıllık Dünya’nın ayakta kalmış en eski yapılarındandır. Bu süre zarfında başta deprem, kısmi yıkılma-çökme ve yangınlar olmak üzere pek çok felaketlere maruz kalmıştır. Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethinden günümüze geçen 570 yılda Ayasofya’nın yaşatılması için kapsamlı tahkimat, tamir ve restorasyonlar yapılmış, zaman içinde etrafına ilave edilen imaret, medrese ve türbeler gibi yapılarla bir külliye hâline dönüşmüştür. Bugün de Ayasofya özenle korunmakta ve yaşatılmaktadır. Bu kapsamda Vakıflar Genel Müdürlüğü, İstanbul Rölöve Anıtlar Müdürlüğü ve İstanbul Valiliği denetiminde bütüncül proje çalışmaları ile Türbeler, Sıbyan Mektebi ve Muvakkithâne’nin restorasyonuna başlanmıştır.
Amaçlar:
Bütüncül projelerin hazırlanması kapsamında yapılan işler aşağıdaki gibidir:
Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi külliyesi ile ilgili pek çok kurumun zaman içerisinde muhtelif çalışmalar, projeler ve restorasyonlar yaptığı bilinmektedir. Bilgi-belge yönetiminin, ileride yapılacak çalışmalar, uygulamalar, araştırmalar, bilimsel yayınlar için büyük önem arz ettiği aşikârdır. Bütüncül bir yaklaşım için, geçmişten günümüze kadar olan sürede yapılmış olan tüm çalışmaların bir araya getirilmesi ve teknolojik imkânlar kullanılarak dijital olarak arşivlenmesi ve tasniflenmesi gerekmektedir. Erişime açılmış bireysel arşivler, yabancı üniversitelerin arşivleri, akademik literatür vb. de taranarak Ayasofya ile ilgili çalışmalar, belgeler, görseller dijital ortama aktarılmaktadır.
Külliye içerisinde bulunan tüm yapılar ile parseli çevreleyen bahçe duvarlarını ve külliyenin yakın çevresini kapsayan, bütüncül, yüksek çözünürlükte, ulusal koordinat sisteminde tanımlı ayrıntılı nokta bulutu verisi oluşturulmuştur. Bu nokta bulutu verisinden rölöveler için yüksek çözünürlükte ortofotolar üretilmiştir.
Bu çalışma kapsamında güncel teknolojiye sahip cihazlar ve yazılımlar kullanılmış olup eski eserde üç boyutlu ölçme değerlendirme işinde deneyimli geomatik mühendisleri çalışmıştır. Temel olarak üç boyutlu lazer tarama ölçmelerinin gerçekleştirilmesi planlansa da hem jeodezik bir altyapının kurulması hem de ölçmelerin kontrol edilmesi bakımından doğrultu-kenar ölçmelerine, uydu bazlı konum belirlemeye ve gerekli görülen alanlarda fotogrametrik ölçmelere de ihtiyaç duyulmuştur. Bu minvalde gerekli görülen yerlerde fotogrametri yöntemi, yüksek çözünürlüklü DSLR kameralar ve lensler de kullanılmıştır. Yapının büyüklüğü sebebiyle dronelar kullanılarak fotogrametrik tamamlama yapılmıştır. Fotogrametrik ölçümler için yer kontrol noktaları oluşturularak ölçümün doğruluğu arttırılmıştır.
Elde edilen yüksek çözünürlüklü ve yapının gerçek geometrisiyle mimari özelliklerini yansıtan bu nokta bulutunun ileride yapılacak çalışmalarda sürekli güncellenerek yapının her zaman güncel bir dijital ikizinin elde bulundurulması amaçlanmıştır.
Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi yapısının takriben yaklaşık 1500 yaşında olduğu göz önünde bulundurulduğunda yapısal elemanlarında harç boşalmaları, sonradan oluşmuş boşluklar, çatlaklar, yarıklar, rutubet vb. önemli hasarlar olup olmadığının ve dışarıdan görülemeyen yapısal elemanların (hatıl, gergi gibi) bulunup bulunmadığının araştırılması için eski eserde deneyimli akademisyen jeofizik mühendisleri ile hasarsız bir yöntem olan yapı radarı çalışmaları yapılmıştır.
Yapının mevcut durumunu belgeleyen iki boyutlu çizimlerden oluşan rölöve ve tespit çalışmaları devam etmektedir.
14 adet plan ve 8 adet kesit ile yeterli miktarda detay projeleri hazırlanmaktadır.
Analitik rölöve çalışmaları devam etmekte olup, bu kapsamda malzeme analizi ve hasar-bozulma analizi paftaları hazırlanmaktadır.
1486 yıllık ömründe Ayasofya büyüklü küçüklü pek çok deprem geçirmiştir. Ana kubbesinin 6., 10. ve 14. yüzyıllarda kısmi olarak yıkıldığı ve yıkılan kısımlarının yeniden yapıldığı, hem Doğu Roma, hem Osmanlı İmparatorluğu hem de Cumhuriyet devrinde sürekli onarımlar geçirdiği bilinmektedir. Dönem analizi çalışmaları ile bu onarımların mümkün olduğunca belirlenmesi amaçlanmaktadır.
Ayasofya ve minarelerinin deprem güvenliğini belirleme çalışmaları İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper İlki ve ekibi ile Bilim Heyeti danışmanlığında yapılmaktadır.
Güncel nokta bulutu verisi kullanılarak yapının dijital modeli yapılmaktadır. Yapısal performans, deprem davranışı analizleri yapılarak olası hasar görme ve göçme modları belirlenecektir. Analiz ve tahkiklerde Tarihi Yapılar İçin Deprem Risklerinin Yönetimi Kılavuzu (2017)’den yararlanılmaktadır. Güçlendirme önerileri geliştirilip model üzerinde simüle edilerek tahkik edilmektedir.
Rölöve, analitik rölöve, yapısal performans analizleriyle deprem güvenliğinin belirlenmesi çalışmaları tamamlandıktan sonra restorasyon projelerinin hazırlanmasına başlanacaktır.
Güncel olarak farklı müelliflerce hazırlanmış onaylı restorasyon projeleri aşağıdaki gibidir:
Külliye içerisinde bulunan;